Gerçekten
aşk nedir ? bir psikolojik bozukluk mu , bir hastalık mı yoksa sadece bir
yanılsama mı ? Bugün ki yazım da size
aşkın kimyasından ve aşkla ilgili tıbbi
ve bilimsel görüşlerden bahsedeceğim.
Aşkın
kimyası var mı varsa nedir ki?
•
Aşkın kimyası denince ilk akla gelen, feniletilamin (PEA) adlı madde. Aşk
molekülü olarak adlandırılan bu madde, amfetamine çok benzeyen doğal bir
kimyasal. Araştırmalara göre, beyinde feniletilamin salgısının tetiklenmesi,
göz göze gelmek ve el ele tutuşmak gibi basit davranışlarla bile olabiliyor.
Burada
ek bir parantez açarak feniletilamin ile ilgili kısa bir bilgi vereyim ; Beyinde hippotalamusta salgılanan endojen (Hücre ya da sistem içinden gelen; dokularda biyosentez ve
yıkım olayları) bir nöroamindir. İlk
görüşte aşktan sorumlu kimyasaldır. Gözbebeklerinin büyümesi, karında kan
çekilmesine bağlı kramp tarzı duygu, aptal aşk gülücüklerinin ve bulutlar
üzerinde yürüyor gibi hissetmemizin nedenidir. Araştırmalara göre
salgısının tetiklenmesi için göz göze gelmek ve el ele tutuşmak gibi
basit davranışlar bile yeterlidir.
•
Araştırmacılar, aşıklarda kalp atışlarının hızlanması, ellerin terlemesi ve zor
soluk alıp verme gibi tepkileri de beyinde yüksek dozda feniletilamin
salgılanmasına bağlıyor.
Aşk duygusunun biyokimyasını yakalama çabasında yoğun
araştırmalar yapan, İtalya’nın Pisa Üniversitesi Psikiyatri Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Donatella Marazziti, insanların aşk diye yorumladığı duygunun
aslında
biyokimyadan başka bir şey olmadığını öne sürmüştü.
biyokimyadan başka bir şey olmadığını öne sürmüştü.
Aşk duygusunun biyokimyasını yakalama çabasında
yoğun araştırmalar yapan Prof. Marazziti, ‘aşık olmanın bir nevi ruh hastalığı
olduğunu’ ve başka ruh hastalıklarına benzer etkiler gösterdiğini belirterek
aşk duygusunu ‘Mikroparanoya’ diye adlandırdı. Aşık olan ve olmayan gençlerin
vücudundaki mutluluk hormonu olarak bilinen ‘serotonin’ oranını ölçerek
tezlerini destekleyen psikiyatri uzmanı, şunları söyledi: ‘Aşk denilen ruh
hali, bilimsel açıdan vücut biyokimyasının etkisinden başka bir şey değil.
İnsanlarda hastalık etkisi gösterir. Aşık olduğunu söyleyenlerin kanındaki
serotonin oranı çok yüksek. Aşık olmayanlarda ise bu oran düşük. Benim ve
ekibimin araştırmalarında ortaya çıkan en ilginç sonuç ise asabi ve hafif
paranoya insanlarda serotonin oranının aşık insanlarındakiyle hemen hemen aynı
oranda olması.’
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz
ise Aşık olan kişilerin yemeden içmeden
kesilebildiğini, uyku düzenleri bozulabildiğini söyleyen ve "Bu
durumlarda psikolojik bozukluklar kaçınılmaz olabilir. Aşk bir saplantıdır,
melankoli halidir. Kişi başka kimseyi düşünemez, gözü kimseyi görmez olur. Aşk
mutluluğu yaşayan ya da aşk acısı çeken binlerce insan üzerinde yapılan
araştırmalar; ya mutluluktan havalara uçmak ya da ölümüne keder tablosu arz
etmektedir" diye ekleyen Yavuz , " Aşk bir hastalıktır "
dedi.
Bazı araştırmacıların, beyinde depresyonla
büyük ilişkisi olan serotonin hormonunun aşk acısı ve duygusu üzerinde de
etkili olduğunu iddia ettiğini dile getiren Dr. Mehmet Yavuz, "Bunlara
göre serotonin hormonunun az salgılanması aşk acısını körüklemekte hatta
dayanılmaz hale getirmektedir. Depresyonlu ya da depresyona eğilimli kişilerde
aşk duyguları daha yoğun yaşanmakta ve ortada aşkın neden olduğu bir acı varsa,
bu daha derin ve yoğun hissedilmektedir. Dolayısıyla aşık olanlarda,
serotonin hormonunun kan düzeyi, normal insanlara göre yüzde 40 daha düşüktür .
Bu durum aşık olanların depresyona çok yatkın olduklarını göstermektedir. Hatta
aşk eşittir depresyon diyebiliriz. Bu nedenle aşktan dolayı üzüntü ve elem
yaşayanlara antidepresan ilaçlar fayda verebilir. Ya da diğer bir ifade ile aşk
acısı, beyinde serotonin salgısını arttıran ''manyetik stimülasyonla'' (TMS) da
tedavi edilebilir" şeklinde konuştu.
"Tıp dilinde
prefrontal korteks denen ve psikoloji dünyamızı kontrol eden bölge sol alın
bölgesinin hemen arkasında yer alan bir bilardo topu büyüklüğünde bir alandır.
Depresif hastalarda bu bölgenin çalışması bozulur.
Bu bölgede kafatasına yapılan güçlü manyetik uyarımlar ile kontrolden çıkan bu bölgenin dengesi yeniden sağlanır. Aşk hali, prefrontal korteksin dengesini bozabilir. Sadece prefrontal korteksi mi?, hayır aşk esnasında ''amigdala'nın da düzeni bozulur. Beynin içinde derinlerde badem büyüklüğünde olan ve biri sağ diğeri sol beyin yarımküresinde olan amigdala korkuyu kontol eder. Aşk esnasında amigdala'nın dengesi bozularak kişi korkuya kapılabilir ve allak bullak olabilir.
İlk defa Antropolog Helen Fischer, deli gibi aşık olan kişilerin fonksiyonel MRI çekimlerinde beyinde gözle görülebilen değişiklikler olduğunu göstermiştir. Pisa Üniversitesi psikologlarından Donetella Marazziti, aşk acısı yaşayanlarla örneğin ellerini günde 100 kez yıkayan obsessif kompulsif bozukluk hastalarının(OKB, takıntı, vesvese) MRI görüntülerinin benzer olduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla nevrozla aşık olma hali arasında ortak bir paydadan söz etmek yanlış değildir." diyerek sözünü bitirmiştir.
Bu bölgede kafatasına yapılan güçlü manyetik uyarımlar ile kontrolden çıkan bu bölgenin dengesi yeniden sağlanır. Aşk hali, prefrontal korteksin dengesini bozabilir. Sadece prefrontal korteksi mi?, hayır aşk esnasında ''amigdala'nın da düzeni bozulur. Beynin içinde derinlerde badem büyüklüğünde olan ve biri sağ diğeri sol beyin yarımküresinde olan amigdala korkuyu kontol eder. Aşk esnasında amigdala'nın dengesi bozularak kişi korkuya kapılabilir ve allak bullak olabilir.
İlk defa Antropolog Helen Fischer, deli gibi aşık olan kişilerin fonksiyonel MRI çekimlerinde beyinde gözle görülebilen değişiklikler olduğunu göstermiştir. Pisa Üniversitesi psikologlarından Donetella Marazziti, aşk acısı yaşayanlarla örneğin ellerini günde 100 kez yıkayan obsessif kompulsif bozukluk hastalarının(OKB, takıntı, vesvese) MRI görüntülerinin benzer olduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla nevrozla aşık olma hali arasında ortak bir paydadan söz etmek yanlış değildir." diyerek sözünü bitirmiştir.
Tüm bu uzmanların bilimsel açıklamalarına da bakılarak , aşkın
bir nörolojik / psikolojik hastalık olduğunu söyleyebiliriz.
Aşık olmayın , çok sevin
ve çok severek evlenin. Aşık olan insan karşısındaki aşık olduğu kişinin
kusurlarını göremez. Çok seven insan ise
bu kusurları görebilir . Çok sever ama bu kusurlarını göz ardı etmez ve ona
elinden geldiğince destek olur.
Yorumlar
Yorum Gönder